kredi riski etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kredi riski etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2.09.2007

Risk



Önceki yazıda "Türkiye'de konut kredisi riskten uzak" başlıklı haberde değinilmeye çalışılan konuyla ilgili olarak değinilmesi gereken bir kaç nokta var. Bunun için ipotekli konut finansmanı kredilerinde riskin bileşenleri nelerdir, öncelikle bu konunun iyi bilinmesi gerekli.


Bankalar açısından veya yeni kanunla birlikte konut finansmanı kredisi vermeye yetkili diğer finansman kuruluşları açısından konut finansmanı ile ilgili olarak maruz kalınan risk faktörleri basit olarak


1) Kredi Riski – Kredi kullanan müşterilerin ödemelerini zamanında yerine getirmeyip, temerrüde düşmesi. Ödenmeme riski veya geri ödenmeme riski olarak da adlandırılır. Kredi riski, borç alan kişinin ödeme güçlüğüne düşmesi durumunda oluşan bir risktir. Kredi veren kurumlar bu tür bir riski bertaraf edebilmek için ipotek ödemelerinin kişinin gelirine oranının (DTI, debt-to-income ratio) düşük olmasını ve kullandırdıkları kredi tutarının gayrimenkulün değerine oranının (LTV, loan-to-value ratio) düşük olmasını sağlamaya çalışırlar. Öte yandan kullandırılan kredi borçlusunun geri ödeme geçmişinin (credit history) değerlendirilmesi ve başvuru skor puanlaması (credit scoring) da kredi riskinin yönetilmesinde önemli araçlardır.

2) Faiz Riski – Piyasa faiz oranlarının yükselmesi ...Faiz Oranı riski olarak da adlandırılan söz konusu risk, piyasa faiz oranlarındaki değişimlere bağlı olarak kredi veren kurumun uğradığı zarar ve kaybı ifade etmektedir. Sabit faizli konut finansmanı kredisi kullandıran kuruluşlar, kullandırdıkları kredi vadesi boyunca para piyasalarındaki faiz oranlarındaki değişimler paralelinde faiz oranı riskine maruz kalmaktadır. Kredi vadesinin uzaması, faiz oranı riskini artırmaktadır.

3) Erken Ödeme Riski / Refinansman Riski - faiz oranlarının düşmesi sonucu tüketicilerin mevcut kredilerini kapatarak düşük faizli kredilere başvurması. Erken ödeme riski kredi borçlusunun borcunu vadesinden önce ödemesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Kredi veren kuruluş açısından piyasa faiz oranlarının yüksek düzeyde seyrettiği dönemde, kredi kullanan müşteriler piyasadan yüksek oranla borçlanıp kredilerini kapama yolunu tercih etmeyeceğinden, erken ödeme riski düşüktür. Piyasa faiz oranlarının düşmesi halinde ise ipotekli konut kredisini daha düşük faizle finanse etmeyi tercih edecek müşteriler nedeniyle risk yüksektir. Erken ödeme riski, sabit faizli kredilerde erken ödeme cezası uygulanması yöntemiyle veya değişken faizli krediler kullandırılmak suretiyle azaltılmaktadır.

şeklinde özetlenebilir. Belki 4. risk olarak da Likidite Riskini sayabiliriz. Likidite riski konut kredilerine ilişkin riskten ziyade bunlara dayalı olarak ihraç edilen MBS (mortgage backed securities), ABS (asset based securities), Covered bonds gibi menkul kıymetlerin vadelerinden önce nakde çevrilememesi veya nakde çevrildiği anda yüksek oranlı değer kaybına uğraması risklerini içermektedir. İkinci el ipotekli konut finansmanı enstrümanlarının gelişmiş olduğu ülkelerde ihraç edilen kıymetlerde, finansal piyasalardaki derinliğin mevcut olduğu ülkelerde söz konusu risk daha düşüktür, çünkü söz konusu menkul kıymetler ikincil piyasada kolaylıkla el değiştirebilmektedir.



Yazıda genellikle Türkiye Piyasasındaki Konut Kredilerinin riskliliğine ilişkin olarak yalnızca kredi riski kavramı üzerinde durulmuş. Oysaki riskin tek bileşeni kredi riski değil. Bankalar oluşturmuş oldukları sabit faizli konut kredisi portföyleri nedeniyle önemli miktarda faiz ve refinansman riskiyle karşı karşıya durumdalar. Piyasa faizlerinin yükselmesi halinde faiz riski, düşmesi halinde ise erken ödeme riski Bankaların tepesinde önümüzdeki dönemde Demokles'in Kılıcı gibi sallanıyor olacak.


29.08.2007

Konut Kredisi Türkiye'de Riskten Uzak

Ödenmeyen konut kredileri ABD'de krize sebep olurken Türkiye'de konut kredisi verilen her bin kişiden sadece 3'ü hukuki takibe uğruyor. Türkiye'de kredilerin ödenmeme riskinin düşük olduğunu belirten bankacılara göre bu durum yabancıların Türkiye'ye olan ilgisini de artıracak.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) açıkladığı finansal istikrar mart ayı raporu, ABD'deki mortgage krizinin bir benzerinin Türkiye'de yaşanabileceğinden endişe edenlerin yüreğine su serpti. BDDK'nın 22 Ağustos'ta açıkladığı verilere göre, ABD'de krize sebep olan ödenemeyen konut kredilerinin oranı Türkiye'de sadece yüzde 0,3 seviyesinde bulunuyor. Bir başka ifadeyle, konut kredisi verilen her bin kişiden sadece 3'ünün kredisi hukuki takibe uğradı. Akbank Bireysel Bankacılık Pazarlama Bölüm Başkanı Cem Muratoğlu'na göre, dünyada yüzde 0,5'ler seviyesinde takibe dönüş oranı oldukça makul kabul ediliyor ve kredi sisteminin alarm vermesi için bu oranın yüzde 2'nin üzerine çıkması gerekiyor. Cem Muratoğlu "Hem krediler tahvile henüz çevrilmediği için yapımız ABD'den farklı, hem de kredi stokunun milli gelire oranı düşük olduğu için yüzde 3'ler seviyesindeki bir oran bile Türkiye'de büyük bir sıkıntı yaratmaz" dedi.



Bankacılar dünya piyasalarını etkisine alan mortgage krizi nedeniyle gelişmekte olan ülkelere tedbirli yaklaşılabileceğine, bunun da Türkiye'ye beklenenden az fon girmesine neden olabileceğini belirtiyor. Ancak bununla birlikte Türkiye'de ödenmeme riski daha az olan bugünkü portföy yapısı nedeniyle yabancıların Türkiye'de çıkacak tahvillere diğer ülkelere nazaran daha fazla ilgi gösterebileceğine inanıyor. Kredi müşterilerinin ciddi bir elemeden geçirildiğini belirten Finansbank Bireysel Bankacılık Bölüm Başkanı Tunç Akyurt da, bu nedenle geciken kredilerde bile ciddi bir artış yaşanmadığını söyledi. Akyurt, "Sistemdeki kredilerde risk oranı düşük. Zaten Türk halkı işsiz kalmadıkça ve çok zora düşmedikçe konut kredisini mutlaka ödeyen bir yapıya sahip. Yabancı Türkiye'den niye uzak dursun?" dedi.

Geliri yüksek olan kredi kullanabildi
BDDK'nın verilerine göre, Aralık 2006'da her bin krediden 2'si hukuki takibe uğrarken, bu oran Mart 2007'de binde 3'e çıktı. Aralık 2006'da 56 milyon YTL olan takipteki konut kredileri tutarı da 86 milyon YTL seviyesine yükseldi. Yapı Kredi Bankası Konut Finansmanı Bölüm Başkanı İsmet Erdem, kredi portföyünün büyümesine paralel olarak gerçekleşen bu artışı sıkıntılı bir durum olarak görmediklerini söyledi. Erdem, "Konut kredileri bankalar için sıkıntı yaşanmayan ürünlerdir, çünkü ekonomik kriz sonucu işsiz kalmak gibi durumlar yaşanmadıkça tüketici kredisini öder" dedi. Bankaların kredi dağıtımında temkinli davranması ve faizlerin yüksekliği nedeniyle zaten alt gelir grubunun (C ve D segmentlerinin) kredilerden henüz yararlanmadığını da anlatan Erdem, portföyün gelir seviyesi yüksek, az risk taşıyan müşterilerden oluştuğunu söyledi. Erdem, "Yabancı yatırımcı değerlendirmesini bu kriterlere göre yapacaktır" dedi.
Denizbank Konut Finansman Bölüm Müdürü Barış Yılmazkaya da ABD'de konutun değerinin yüzde 100'ü hatta yüzde 125'ine varan oranlarda kredi kullandırılması nedeniyle riskin yükseldiğini hatırlattı. Konuta hiç para bağlamadan krediyle almak isteyenlerin genelde yatırımcı kesim olduğuna dikkat çeken Yılmazkaya, "Türkiye'de evinde oturmak isteyen insanlar genelde kredi kullanıyor. Bizler de bankacılar olarak yüzde 20-25 peşinat olmadan kredi kullandırmıyoruz. Parasını bir şekilde bağlayan tüketici zaten kredisini de ödememezlik yapmıyor" dedi.

Mortgage'de düzenleyici kurum eksik
Mortgage yasasının mimarlarından olan ve İstanbul Capital'in kurucularından Bahadır Teker de, takibe dönüşme oranının olması gereken seviyelerin bile altında olduğunu söyledi. Teker, "Demek ki bankalar seçici davranmışlar" diye konuştu. Sisteminin önünün ancak kimse yatırım yapmadığı ve bankalar kredi vermeyi durdurduğu zaman tıkanacağını savunan Teker şunları söyledi: "Türkiye'de konut kredilerine yönelik henüz ihraç edilmiş bir tahvil yok. Bu nedenle pek çok şeyi konuşmak için erken. Ancak artan fonlama maliyetleri nedeniyle, tüketiciler kredileri daha yüksek faizlerle almak durumunda kalacaklar. Dış piyasadaki olumsuzluğa karşın iç piyasa dinamikleri olumlu. Bunların hangisinin baskın geleceğini önümüzdeki dönem göreceğiz ama mortgage sisteminde piyasayı düzenleyici ve fonlayıcı bir kurumun oluşturulmamış olması Türkiye'de ciddi bir eksiklik. Bu tür kurumlar yaşanan sıkıntıların atlatılmasında da önemli rol üstlenirler." Konut kredilerinin kanuni takibe dönüşmesi için, müşterinin iki ay üst üste taksidini ödememiş olması gerekiyor. Tüketici üçüncü ay bankanın gönderdiği ihtarnameyi de dikkate almazsa, banka krediyi hukuki takibe gönderiyor.

"Bankacı" ve "finansçı" arkadaşlarımız, Türkiye'deki Konut kredilerinin riskten uzak olduğuna dair yorumlarını göndermişler, gazeteci arkadaşımız da manşeti yapıştırmış. Ancak, gerçekten de konut kredisi Türkiye'de riskten uzak mı? Riske yakın mı? Bu gibi kavramlar üzerinde konuşurken ve yorum yaparken biraz daha dikkatli konuşmak gerektiğini düşünüyorum. Risk nedir? Ne değildir? Konut kredileri finans kurumları açısından ne gibi riskler taşır? Müşteriler açısından risk nedir? Bu kavramlar üzerinde biraz ayrıntılı olarak durmakta fayda var...